Tekirdağ, Ergene’de Marmaracık mevkiindeki 2.8 milyon metrekarelik tarım alanından alınan numuneler incelendi. Uzmanların incelemesinde çevresi buğday tarlalarıyla çevrili arazide ağır metal tespit edildi.
Trakya’da sanayileşmenin neden olduğu çevre kirliliğine ayna tutacak çok çarpıcı bilirkişi raporu, 3 yıl sonra askıya çıkan ÇED dosyası ile yeniden gündeme geldi. Milliyet gazetesinden Mert İnan’ın haberine göre Tekirdağ’ın Ergene ilçesi Karamehmet mahallesi Marmaracık mevkiindeki Plastik Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi’ne ait 2 milyon 800 bin metrekarelik tarım, alanını inceleyerek toprak numunelerini analiz eden bilim insanları, çevresi buğday tarlalarıyla çevrili alanın adeta zehirlenmiş olduğunu ortaya koydu.
Raporda, arazinin sınır değerinin 2.1 katı nikel ile 17.6 kat krom olmak üzere ağır metal kirliliğine yoğun şekilde maruz kaldığı belirtilerek, “Arazi tarımsal niteliğini kaybetmiş durumdadır” dendi.
Marmaracık mevkiindeki, Plastik Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi’ne ait tarım alanına kooperatif tarafından uzun zamandır ‘plastik sanayi tesisi’ kurulmak istendiğini belirten çevreciler ise projeye ‘Birinci derece tarım arazisinin üzerine dev bir sanayi tesisi kurulamaz’ diyerek karşı çıkıyordu. Tüm bu tartışmalar arasında sanayi sitesi kurma projesinin önemli aşamalarından bir olan ÇED süreci ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 15 Şubat günü ilan edildi.
İki hafta önce askıya çıkan ÇED dosyası ile 2 milyon 800 bin metrekarelik arazininn tarım toprağı olmadığını ispat etmek için 10 Aralık 2018 tarihinde hazırlatılan bilirkişiş raporu da gün yüzüne çıkmış oldu. Namık Kemal ÜNiversitesi Ziraaat Fakültesi Toprak Bilimive Bitki Beslenme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aydın Adiloğlu ile öğretim görevlisi Doç Dr. Sevinç Adiloğlu ve araştırma görevlisi Yusuf solmaz tarafından hazırlanan “Ergene ilçesi Karamehmet mahallesi Marmaracık mekii 148 Ada 1 Parsel 149 ada 1 parsel ve 150 ada 1 parsel nolu parseller hakkında zirai bilirkişi teknik raporu” başlıklı raporda çevresi buğday tarlalarıyla çevrili alanın adeta zehirlenmiş olduğu belirtildi. Bilim insanlarıa razinin ağır metal kirliliğine yoğun şekilde maruz kaldığını ve tarımda kullanılamaz halde olduğuna değinirken, analiz sonuçları üzerinden şu tespitleri sıraladı:
BU BİTKİLER İLE BESLENECEK CANLILARIN SAĞLIĞI OLUMSUZ ETKİLENEBİLİR
“Söz konusu arazinin bir sınırı TEM otobanı diğer sınırı ise tamamen sanayi tesisleri ile çevrelenmiş durumdadır. Bu yönüyle söz konusu arazi tarımsal niteliğini kaybetmiş durumdadır. Ergene ilçesi dahil olmak üzere Trakya bölgesi tarım topraklarının organik madde miktarlarının yüzde 85’i yüzde 1.5’in altındadır ve bölge tarım arazilerinin organik madde miktarlarının çok büyük bir bölümü yetersiz durumdadır.”
Numuneler üzerinde yapılan analizler sonucunda izin verilebilir sınır değerin 2.1 katı nikel ile 17.6 kat krom bulunduğunun tespit edildiğine de yer verilerek, “Toprakta yüksek krom kirliliği bitki tohumlarının çimlenmesini büyük ölçüde engellemektedir. Eğer bu arazide mevcut durumda tarım yapılacak olursa, yetiştirilecek olan bitkilerin bünyesindeki yüksek nikel ve krom miktarları bu bitkiler ile beslenecek olan insan ve diğer canlıların sağlığını da olumsuz bir şekilde etkileyecektir” görüşleri sıralandı.
EDİRNE’DEN İSTANBUL’A KADAR BİRÇOK YERDE GÖRÜLEBİLİR
Çevreciler ise söz konusu zirai bilirkişi raporunun aslında Trakya’nın yansıması olduğunu, ölçümlerin yapılması durumunda benzer ağır metal kirliliğinin Edirne’den İstanbul’a kadar olan birçok bölgede görülebileceğini belirtiyor. Trakyo Platformu Yütürme Kurulu üyesi, Çevre ve Sağlık Komisyonu Başkanı Murat Sevgi, bölgedeki tehlikeye ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Tarımsal hüviyetini kaybettiği belirtilen 2 milyon 800 bin metrekarelik tarım alanının bitişiğinde devasa buğday tarlaları bulunuyor. Akredite laboratuvar sonuçları projeye itiraz etmemiz sonucu ortaya çıktı. Devasa bir araziyi tarım dışı göstermek için çok kapsamlı araştırmalar yapımlası gerekir. Bir arazinin yasal olarak tarım dışı kabul edilmesine illerde bulunan Toprak Koruma Kurulları karar verebilir. Meseleye diğer çerçeveden bakacak olursak, tarım topraklarına bulaşan ağır metal kirliliğini gözler önüne seren zirai bilirkişi raporu, bir anlamda bölgedeki büyük soruna ışık tutuyor. Bu tapor aslında bizim yılalrdır verdiğimiz çevre mücadelesinin haklılığıın ortaya koyuyor. Trakya’nın toprağını, suyunu kirleten, halk sağlığını hiçe sayan, çiftçinin belini bükenler her kimlerse hasarı tanzim etmekle mükelleftir.”
“KİRLİLİK BÖLGENİN TAMAMINDA VAR”
“Kirlilik varsa, bölgenin tamamı için vardır” diyen Çevre ve Sağlık Komisyonu Başkanı Murat Sevgi, söz konusu tarım arazisi “Kasti kirletilmiş olabilir mi?” diye düşünmeden edemediklerini vurguladı. Sevgi devamında da şunları dedi:
“Kirlilik varsa her yer kirlidir. Komşu parselelrde buğday ekiliyor. Daha da önemlisi; bilirkişi raporunda ‘Söz konusu arazinin tarım dışı kullanılması durumunda çeversi uluslararası karayolu ve sannayi tesisleriyle kapanmış olduğundan bitişik arazilere herhangi bir zarar veremeeceği anlaşılmıştır ifadesi yer alıyor. trakya’daki tarım arazilerini birçoğu karayollarına bitişik ve çevresi sanaui tesisleriyle dolu. O halde rapor aynı zamanda Trakya’daki tarım arazileri kriletilmiş olduğunu ispati kabul etdilmelidir.”
“DURUM İÇ AÇICI DEĞİL”
Trakya’da halk salığı konusunda önemli araştırmalara imza atan bilim insanlarında üroloji ve patoloji uzmanı Prof. Dr. Osman İnci, tarım arazilerinde geniş çaplı toksitise ölçümleri yapıldığı takdirde benzer tablonın görüleceğini belirterek şunları söyledi:
“Her türlü ağır metal ve toksik madde, yetişen ürünleri ve dolayısıyla insanların salığını olumsuz etkiler. Krom, nikel, demir, çinko, arsenik, sülfat, bakır gibi tehlikeli maddeler bitkilerden insanlara geçerek başta kanser olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkartabiliyor. Geçmiş yıllarda yaptığımız araştırmada tehlikeli kanserojenlerin birçok tümörlü hastada normalin üç katı olduğunu tespit etimştik. Topraktaki ağır metal butada yetişen ürünleri sürekli tüketen insanlara böbrek, mesane ve prostat kanserlerine neden olma riski taşr. Maalesef Trakya toprakları uzu nyıllardır ağır metal ve çevre kirliliğine bağlı olarak kirlenmiş durumda. Bölgede ciddi kanser artışınnı sebebi bu kirlilik. 2 milyon 800 bin metrekarelik alanda yapılan ölçümleri bölgeye yaysanız benzer sonuçlar çıkar. Durum iç açıcı değil.”
Kaynak:Borsa Gündem