Türkiye ekonomisindeki zamlara, geçinme sıkıntısı ve artan yaşam maliyetine tepkiler çığ gibi büyüyor. Memleket Partisi Kapaklı İlçe Başkanı Fatma Şentürk İşbilir ve Deva Partisi Kapaklı İlçe Başkanı Safiye Savaş’tan sonra, ardı arkası kesilmeyen zam yağmuruna bir tepkide İYİ Parti Kapaklı İlçe Başkanı Gürkan Mandalı’dan geldi. Mandalı “Ülkemizde vatandaşın son 2-3 yılda enflasyona ezildiğini ve buna dayanamadığını görüyorum. Vatandaşın nezlinde gelen zamlara bakıyorum. Örnek veriyorum; ekmeğe %200 zam geliyor, vatandaşa gelen zam %76 veya %70. İşte vatandaşın bu sefer alım gücü hep aşağıya gidiyor. Bizim en büyük sıkıntımız; alım gücümüzün düşmesi. Biz enflasyonu kontrol altına almadığımız sürece, asgarî ücrete zam gelse de 2 ay içerisinde o aldığımız zam belki de cebimize girmeden erimiş oluyor. İşte genel hükümetin en büyük eksikliğinin bu olduğunu düşünüyorum” Dedi.
“ASGARİ ÜCRET 5.500 İKEN ALABİLDİKLERİMİZ İLE 11.000 İKEN ALABİLDİKLERİMİZİ KIYSALADIĞIMIZDA ÇOK FARK VAR”
Vatandaşın aldığı zammın, refah payı olarak alması gerektiğini belirten Başkan Mandalı, “Vatandaşın zam alması gerekir, ama bunu refah payı olarak alması gerekiyor. Vatandaş aldığı zammı refah payı değil kendi cebinden hep eksiye giderek alıyor. Örnek veriyorum; biz bugün asgari ücret 5.500 iken alabildiklerimiz ile 11.000 iken alabildiklerimizi kıyasladığımızda çok fark var. Hep eksiye gittiğimizi görüyorum ben burada. O zaman bir şeylerin yolunda gitmediğini, enflasyona vatandaşların ezdirildiğini düşünüyorum. Zamların gelmesi kimi memnun eder? Ben memnun olmuyorum çünkü bende bunların altında eziliyorum. Vatandaşın alım gücünü arttırmamız gerekiyor Vatandaşa asgari ücreti 15.000 – 20.000 lira yapmak ,bu çözüm değil. Önce genel hükümetin yapması gereken ,enflasyonu kontrol altına almak. Enflasyonu kontrol altına nasıl alırsın? Bunların da alt yapısını oluşturmak gerekiyor. TÜİK rakamları ile enflasyonu kontrol altına alırsan ,o zaman işte sonuçlar buraya gidiyor. Şu an TÜİK’in açıkladığı %75 ise hissettiğimiz enflasyonda %50 oluyor. İşte böyle bir sıkıntı var. E bizde TÜİK rakamlarına göre zam aldığımıza göre, her geçen gün daha da eskiye gittiğimizi görüyorum ve çok üzülüyorum. Ve bunun bir an önce düzelmesini istiyorum ama bunun düzeltilebilmesi içinde altyapısının oluşturulması gerekiyor. Bunun ,Ülkede bugün için bir altyapısının oluşturulduğunu veya hazırlandığını da görmüyorum. Bunun oluşabilmesi için üretime geri dönmemiz gerekiyor. Yani kendi çarklarımızın kendimizin döndürmesi gerektiğine dışa bağlılığı kesmemiz gerektiğine inanıyorum.
“SAVAŞTA OLAN BİR ÜLKEDEN YAĞI GETİRMEK BİZE BAŞARI GİBİ GELİYOR”
Yakın zamanda Rusya ve Ukrayna’nın savaşı devam ediyor, biliyorsunuz. Ama biz onlardan ülkemize yağ tankeri geldiğinde, gemileri getirdiğimizde televizyonda çoğu kanalda görüyorum ki son dakika haberi “Yağa Kavuştuk. “Savaşta olan bir ülkeden yağı getirmek bize başarı gibi geliyor. Şu an da hala “Yeni bir tahıl anlaşması olmak üzere” diye bizi mutlu etmeye çalışıyorlar, mutluluk bu değil. Bu kadar tarıma el verişli arazimiz varken neden buğday üretemedik? Neden ayçiçeğini üretemedik? Neden yağ üretemiyoruz? Bunların köküne inmemiz gerek. Bugün çiftçiye bakıyorsun çiftçi halinden memnun değil hayvancıya bakıyorsun hayvancı halinden memnun değil. Esnafa bakıyorsun esnaf halinden memnun değil. Bunun bir sebebi olmalı yani bunun alt yapısını oluşturup çözüm odaklı gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sorunları kökten çözmemiz gerekiyor, ülke olarak üretime mutlaka ve mutlaka ne şartta olursa olsun geri dönmemiz gerekiyor. Hayvancılığın, çiftçiliğin desteklenip bunların altyapısını oluşturmak. Sadece maddi olarak desteklenmek benim için doğru bir tabir de değil. Örnek veriyorum; ben hayvancılığa şu kadar destek verdim ama bu verdiğin desteği vatandaş, alan kişi, (büyük çiftçiler yapıyor bunu) tarıma yatırım yaptı mı? yoksa gidip araba mı aldı? Yoksa bununla gidip kendine daire mi aldı? Bunun takibinin de yapılması gerekiyor. Şimdi hayvancılığa destek verdik süte şu kadar ama bunu kimler alabiliyor. Gerçekten hayvancılığı yapan kişi bu desteği alabiliyor mu? sıkıntılar burada. Verdin mi? Verdin ama paralar kimlere gitti ?
“LİYAKATLİ KİŞİLERE GÖREV GETİRMEK GEREKİYOR”
Mesela kreşe giden bir öğrencinin bile, bugün kırtasiye masrafı 4-5.000 TL’lerden bahsediliyor yani sadece kırtasiye masrafı olarak. Bunun taşıma gideri, kıyafet gideri vs. bunların hepsi aileye gider olarak yansıyacak. Bugün 12.000 TL alan bir kişi, örnek veriyorum; kapaklı ’da bugün kiralar yeni bir eve çıktığınızda 7.000 TL- 8.000 TL daha da yukarısında oturanlar da var. Ama 5.000 TL’den aşağıya bir ev bulabilmek artık imkânsız gibi gözüküyor. Şimdi 12.000 liranın 5.000 lirasını kiraya verdik elektrik, su, doğalgaz onlarda ciddi bir rakam. Yani 2.000 liralar gibi bir para yazdığımızda, evin yaşam ihtiyaçları yani karnını doyurmaya ihtiyacı var en önemlisi 1 aylık mutfak masrafı yani bugün simit ekmek diyorlar ya hani neden bunun hesabını yapıyorlar ? Bugün simitin 7,50 TL olduğu bir yerden bahsediyoruz. Sadece simit yese ,o ailenin 12.000 TL ile geçinme şansı yok. Bu sıkıntıları biz görüyoruz. Bununda nasıl çözülebilmesi gerektiğine inanıyorum ; Liyakatli kişilere görev getirmek gerekiyor. Hukukun herkese eşit olması gerektiğini, adil olması gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor. Bugün Gürkan’ın adaleti, yarın onun adaleti gibi olmaması geriyor. Yarın, adalet dönüp dolaşıyor bana da ihtiyaç oluyor ,ona da ihtiyaç oluyor ,sana da ihtiyaç oluyor. Adaletin herkes için aynı şekilde, adil bir şekilde idam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu olursa yatırım yapacak ülkelerin bize bakış açısının da değişeceğini düşünüyorum. Enflasyonu bir kerede kontrol altına alamıyoruz. Ne yaptık? faizi arttırdık, 7.50 puan bir kerede arttırdı. Karşılığında ne gördük? Herkes bekler ki faiz bu kadar artıyorsa dolar , euro ciddi bir anlamda aşağı düşsün. Beklenti oydu, bunun amacı buydu. Yapıldı karşılığında ne gördük ? Bir günlüğüne veya bir buçuk günlüğüne aşağı doğru ivme aldı sonra geldiği yeri yine de buldu. O zaman verdiğimiz faizin anlamı ne oldu ? Ben soruyorum bugüne kadar bu kur korumalı mevduat hesaplarına verilen paralar o zaman kimi suçu ? Bizim cebimizden verildi bu paralar. Senin, benim vergilerimle ödendi. Parası olanlar biraz daha zengin oldu. E şimdi bunun yanlış olduğunu gördük. Şimdi farklı bir duruma gidiyoruz. Yanlışa yanlış yemediğin zaman ve hatalı gördüğün yeri tedavi etmediğin zaman, bunun üstüne devam ettiğin zaman aşağıda hastalık devam ediyor.” İfadelerine yer verdi.
HABER : ZELİHA KADER ÇOBAN