Yerel basının karşı karşıya olduğu ekonomik ve siyasal baskılar, sadece habercilik kalitesini değil, aynı zamanda gazeteciliğin temel ilkesi olan tarafsızlığı da tehdit ediyor. Gazeteci Talip Öztürk, bu durumu ekonomik bağımlılık, ideolojik yönelim ve kamu yararından uzaklaşma ekseninde değerlendirdi.
İlan baskısı haberi şekillendiriyor
Yerel basının büyük ölçüde belediyeler ve kamu kurumlarından gelen ilan ve reklam gelirlerine bağımlı olduğunu belirten gazeteci Talip Öztürk, bu durumun doğrudan haberlerin içeriğini etkilediğine dikkat çekti. Öztürk, “Bir belediyeyi eleştiren bir haber yaptığınızda, ertesi gün o belediyeden gelecek ilanların kesilmesi an meselesi. Bu da medya kuruluşunun ekonomik sürdürülebilirliğini doğrudan etkiliyor,” dedi.
Bu nedenle birçok gazetecinin eleştirel dili törpülediğini, kimi zaman da konuyu tamamen görmezden geldiğini vurgulayan Öztürk, “Yani haberin verilme biçimi, çoğu zaman gerçeğin kendisinden daha çok tartışılır hale geliyor,” diye konuştu.
İdeolojik yönelimler, haberciliği gölgeliyor
Öztürk’e göre, sadece ekonomik değil, aynı zamanda politik bağlılıklar da yerel basının bağımsızlığına zarar veriyor. Siyasi yapılarla kurulan yakın ilişkilerin, haberciliğin eleştirel ve sorgulayıcı yönünü törpülediğini belirten Öztürk, şunları kaydetti:
“Gazetecilik halkın doğru bilgiye ulaşma hakkı için yapılır. Ancak siyasal yönelimler ya da ideolojik bağlılıklar bu hakkın önüne set çekiyor. Yerel halk, yaşadığı kentteki sorunları, yolsuzluk iddialarını ya da kamu hizmetlerindeki aksaklıkları öğrenemiyorsa, bu sadece basının değil, demokrasinin de zayıflaması anlamına gelir.”
Gazeteci ip cambazı gibi hareket ediyor
Talip Öztürk, bu ortamda yerel gazetecinin görevini yerine getirmesinin adeta “ip cambazlığı” olduğunu vurguluyor. Gerçeği yazmaya çalışan gazetecilerin hem ekonomik hem de siyasi baskılara maruz kaldığını söyleyen Öztürk, “Ama hâlâ inanan, direnen, ‘önce kamu yararı’ diyen yerel gazeteciler var. Azız belki, ama sesimiz duyuldukça işimizi yapmaya devam edeceğiz,” dedi.