1. Haberler
  2. Kapaklı
  3. “Ben Belediye Başkanı Olsaydım,Yol Yapmazdım”

“Ben Belediye Başkanı Olsaydım,Yol Yapmazdım”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Saadet Partisi Kapaklı İlçe Başkanı Hasan Karakoç, Kapaklı ‘da yaşayan gençlere yönelik yatırımın olmadığına dikkat çekti.

Saadet Partisi Kapaklı İlçe Başkanı Hasan Karakoç, “Kapaklı ’da Gençlere yönelik yapılmış hiçbir yatırım yok,Ben belediye başkanı olsaydım yol yapmazdım” Dedi.

Gerçekleştirdiğimiz röportaj da sorularımızın arasında yer alan “Kapaklı ‘da eksik gördüğünüz noktalar neler? “Sorumuza yanıt veren Saadet Partisi Kapaklı İlçe Başkanı Hasan Karakoç,” Gençlere yönelik yapılmış hiçbir yatırım yok. Ne merkezi hükümetin ne yerel yönetimin. Gençlere bakış açıları nedir onların ben bilmiyorum.  

İlçe Milli Eğitim Müdürümüzle Görüşüyoruz, Hep Binadan Konuşuyoruz

Bizim gençlere bakış açımız, yani Saadet Partisi olarak, millî görüş olarak bizim en büyük amacımız; gençlerin geleceğe ışıkla bakmaları, umutla bakmaları. Gençlerin geleceğini inşa edecek projeler oluşturulmalı.  Ama bakıyorsun hayatımı idame ettirebilir miyim düşüncesi içinde, üniversiteyi bitirince ben ne olurum?  Örnek veriyorum; evlilik çağına geliyorlar evlenmeyi hayal bile etmiyorlar. Niye? Evlilik o kadar zorlatılmış ki bir aile kurmak, ya bir insanın en doğal istediği bir şey.  Ailesi olsun, güzel bir ailesi. Bunun yanında nedir barınma bunları hayal bile edemez bir topluluk var. Eğitime giden çocuklarımız üniversite bitecek ben ne olurum düşüncesinde iken bu sefer ne olmayacağım düşüncesine kapılmış vaziyetteler.  Bunun önüne geçebilmenin yolu her beldenin her ilçenin kendine yönelik çalışması olması lazım. Şimdi İlçe Milli Eğitim Müdürümüzle görüşüyoruz mesela şu kadar okul yaptık, şu kadar işte dersliğimiz var, şu kadar şunumuz var, bu kadar bina yaptık. Hep binadan, binadan, binadan. Ama gençlere tam manası ile ne yatırım yaptık dersek yok. Bizim burada 30 bin`e yakın öğrencimiz var.  30 bin öğrencinin içinde üniversiteye kaç kişi girebilmiş ya da kalifiyeli üniversiteye kaç kişi girebildi? 30 bin kişinin içinden 5,10,20,30,100 bunlar hiçbir şey ifade etmez, en aşağı binler ifade etmesi lazım. 30 bin` den bahsediyoruz. Binlerin ifade edeceği, yüksek lisansını alabileceği üniversiteler yüksek eğitimini alacağı ya da kendine iş bulabileceği bölümleri kazanabilmesi lazım. Bunun için yapılabilecek şeyler nedir? İlk önce gençlerin zihnini oluşturabilmek lazım. Zihnini oluşturarak geleceğini inşa etmek lazım. Geleceğe umutla bakacak bir projeler, planlar kurmak lazım. Bununla ilgili hiçbir plan proje yok.

Ben Bütün Yatırımlarımı Gençlere Ve Öğretmenlere Yatırırdım

Gençleri kim yetiştiriyor?  Öğretmenlerimiz yetiştiriyor, eğitimciler, onlara yatırım var mı? Yok. Şimdi ben size örnek vereyim; 1940`lı yıllarda bir öğretmenin maaşı 40 koyun ediyor bugün bilmiyorum “koyun kaç liradır “deseniz? örnek veriyorum 40 koyun bugün çok yüksek bir fiyat. Bugün öğretmene verdiğimiz yoksulluk sınırının altında kalan bir parayla biz öğretmen ideme ettirmeye çalışıyoruz. Onuda geçtim en büyük garabeti söylüyorum ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen hırsız-müteahhit misali kötü işçi çalıştırma. Öğretmenin kötüsü iyisi olmaz herkes görevini yapar hakkını alır. Şimdi hakkını alamayan öğretmenden görevini ne kadar beklersin? Bu görev alamayan öğretmenden ne kadar öğrenci beklersin?  İşte bunlara yönelik belediyenin yatırımları olmaz mı? Olur. Ben yol yapmazdım belediye başkanı olsaydım. Ben bütün yatırımlarımı gençlere ve öğretmenlere yatırırdım. Evet benim buraya gelen 50 milyonum vardır 30 milyonum vardır ben bununla maddi olarak, manevi olarak ne yapabilirim projesi kurarım. Yol zaten bir şekilde olurdu insan gerekirse çamur içinde yüzer ama ışıkla geleceğe bakan gençler olunca hayat dolu olurdu. Bugün gençlerle oturduğumuz zaman bizim dönemimizde gençler biz şunu yapacağız projeleri vardı iyi veya kötü. En azından en basitini söylüyorum ben evleneceğim derdi. Şimdi hiçbir şey demiyor gençler. Çünkü hiç bakamıyorlar ya da şu var; dışarı gideceğim diyor yani ülke dışına. Dünyanın en güzel ülkesinde yaşadığımıza inanıyoruz, 4 mevsim yaşadığımıza inanıyoruz, vatan toprağı diyoruz, şehit toprağı diyoruz, gazi toprağı diyoruz ama buradan kaçacak gençler yetiştiriyoruz. Yani buna ağlamamız mı gerek, trajikomik mi denir ona ne diyeceğimi bilemiyorum yani ve o kadar üzülüyorum ki, o konuda diyecek cümle bulamıyorum. O yüzden belediyemizin birinci önceliği gençler olması lazım, çocuklarımız olması lazım ve öğretmenlerimizin olması lazım. Bugün eğitim yılı açıldı öğretmenlerin derdi bitmiyor çünkü barınma sorunları onlara da başladı. Bugün bir öğretmenimiz 20 bin, 25 bin,28 bin maaş alacak. Zaten aldığı maaşın 3`te birini kiraya vermiş olacak, onun dışında zaten başka şeyler var. Bizim dönemizdeki öğretmenlerden ben hiçbir zaman kibrit yakıt konuştuklarını duymadım. Çünkü öyle bir dertleri yoktu. 12 sene eğitim hayatım geçti hiçbir şekilde ne lise döneminde ne de ortaöğretimde ben öğretmenlerimizden hiçbir şekilde duymadım. Ama bugün öğretmenlerimiz oturup ya kira konuşuyorlar ya bekarsa evlenmeyi konuşuyorlar daha doğrusu konuşamıyorlar.  Çok bekar eğitimcimiz var neden evlenmiyorsun sorusuna ‘’Görmüyor musunuz?’’ diyor. Görüyoruz da görmemezlikten gelmek işimize geliyor birazda. Diğer şekilde bakıyorsun işte faturayı konuşuyor, tatil yapamıyor zaten tatil hayali yok. Önceden derledi ki öğretmen olmak lazımdı. Bizim dönemimizde olanın 3 ay tatili vardı. Şimdi öğretmen oluyor 3 ay tatil yapacak cebinde parası yok öğretmenimizin. Anlatabiliyor muyum? O yüzden belediyelerimize bilhassa çok görev düşüyor.” Dedi.

Hükümete Yakın İktidarlar Kazanırsa Belediyeleri, Daha Fazla Hizmet Gelir Algısı Vardı Ama Biz O Hizmetlerin Hiçbirini Göremedik

Kapaklı Belediye Başkanı Mustafa Çetin’in iyi niyetle seçildiğini fakat umduğunu bulamadığını belirten Saadet Partisi Kapaklı İlçe Başkanı Hasan Karakoç,”Sayın başkan iyi niyetlerle seçildiğine inandığım bir insan ama umduğunu bulamadığına inanıyorum. Neden? Bizim toplumda hep öyle bir algı vardır merkezi hükümete yakın iktidarlar kazanırsa belediyeleri, daha fazla hizmet gelir algısı vardı ama biz o hizmetlerin hiçbirini göremedik.  Hükümet konağı deseniz o bu dönem için değil geçmiş dönem için başlanmıştı zaten sonradan bitirilmiş oldu. Hastanemiz tabiri caizse sürüncemede duruyor. Emniyet müdürlüğümüz aynı şekilde sürüncemede duruyor. Bitirilmiş bir kavşak yolumuz var. Yani bu dönemde yapılmış sadece bir kavşak yolu var merkezi hükümetin bize getirdiği hizmet. Şimdi biz ne için verdik Mustafa Çetin’e oyumuzu örnek veriyorum; Kapaklı için söylüyorum. Merkezi hükümetten biri başkan olursa daha büyük hizmetlerin gelebileceğini ama bugün bizim ilçe olarak ne seçim kurulumuz ne adliyemiz ya da buna benzer birçok şeyimiz elimizde yok. Bina olarakta yok işleyiş olarakta yok. Bugün seçimimizi Çerkezköy bakıyor. Adliyemize Çerkezköy bakıyor hala biz ilçe olamamışız. 

Merkezi Hükümetten Umduğunu Bulamadı, Bulamayınca da Yatırımları Hesaplayamadı

Bugün ilçe olalı 12 yıla yaklaştı yani uzun bir dönem. Bu dönem içerisinde biz bunların hepsinden mahrum kaldık. Sebebi merkezi hükümetin bu şekilde yürümesi. Mustafa Çetin’de bunun acizliğine yakalanmış oldu açıkçası. Merkezi hükümetten umduğunu bulamadı. Bulamayınca da biraz yatırımları hesaplayamadı tabiri caiz ise yatırım geldiyse bile bunlar çarçur edildi, hedefine ulaşamadı. Mesela bizim Cambazlar Caddesi’ni örnek verelim, 2 yılda bitirilen 700 metrelik bir yol. Bu durum hakikaten orada oturan insanımıza da esnafımıza da büyük bir zulüm. Evet bitti gibi gözüküyor ama bitene kadar da baya bir zahmet çekildi. Şimdi burada böyle bir yolların bitme süresi 3 ay 5 ay iki yıl sürmez. Ama bunun genel hükümetin göndereceği paraydı, şuydu, buydu onu da geçtim. Mustafa ÇETİN ilçe belediyesi ile büyükşehir belediyesi arasında bir koordinasyon oluşmaması. Buda gene siyasetteki kamplaşmadan meydana geliyor. Genel merkezde oluşturulan kamplaştırmadan yerel merkezde seçilen yöneticiler de payını alıyorlar yüzden bu şekilde hizmette de bir düşüş var. Mustafa ÇETİN dedim ya güzel niyetlerle, güzel işler yapacak inancıyla geldi ama başarılı olduğunu söyleyemem. Keşke başarılı olsaydı hepimiz bundan payımızı almış olurduk. İşte dedim ya sosyal belediyecilik adı altında yapılan hiçbir şey yok, sadece yapılan birkaç belediye binaları, sosyal tesisler, var ve bu sosyal belediyecilik değil. Halen bina yapıyoruz biz. Ben dedim ya insana yatırım yapmadan olmaz bizim kendimize ait güzel bir sözümüz vardır ‘’mutlu birey, huzurlu aile, güvenli sokak’’ mutlu birey olmadan huzurlu aile, huzurlu aile olmadan güvenli sokak olmaz. Bugün insanların yüzüne batığımız zaman gencimiz olsun, ihtiyarımız olsun inanın hiçbir kimsenin yüzü gülmüyor. Bugün yaşlılarda bir projedir. Yaşlılarımız evden kovuluyorlar bir nevi tabiri caizse “Hadi git. “Geliyorlar cami kapısına onlarda sağlığı el veren yaşlılarımızı, gücü kuvveti yerinde olan yaşlılarımızın uğraşları olması lazım. Onlara yönelik projeler olması lazım. Onlarda hayatlarını idame ettiriyorlar, yaşıyorlar, yaşlandı bitti değil yani. İnsan ölene kadar yaşayan bir varlıktır. Bu insanlara da bir yatırım yapılması lazım, proje bulunması lazım. Bununla ilgili bizim tüm projelerimiz vardı aslında. Yaşlılarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, çalışan kadınlarımız bilhassa mesela uzak çalışıyorlarsa ailelerinden uzak kalıyorlar, onlara başka istihdam yolları ayrılabilir. Evine yakın, çevresine yakın, çocuğuna yakın, çocuk ona yakın. Ufak çocukları olanlar kreşe bırakıyorlar çocuklarını, annesiz büyüme çağındalar, sevgi çağında iken sevgiden uzak dönemler yaşıyorlar. Dedik ya genç olabilmesi için çocuk, bebek, bebeğimizle ilgilenemiyoruz biz. Anne babamız ilgilenemez hale geldi. Sosyolojik yapılarımız değişti. Ben isterdim ki kadınlarımızda çalışsın erkeklerimizde çalışsın. Kadınımızın ailesini ihmal etmeyecek bir çalışma ortamı oluşturulsun. Çocuklarını ihmal etmeyecek, en önemli şeyi onun, hazinesi çocuk, meyvesi. En çok sevdiği en çok uzak kaldığı oluyor, en çok sevdiğinden en çok uzak kalıyor. O sevdiği şeyden de uzak kalmaması için projeler, bununla ilgili büyükşehir belediyesine teklif sundum. Belirli bir dönem önce. Çalışan kadınlarımıza, çalışmak isteyen kadınlarımıza istihdam için ne projelendirdiniz ne yapabildiniz. Mesela bugün Çin’e gidelim, Çin’de tüm insanlar çalışıyor. Çalışıyorlar ama her birinin evinin altında atölyeler var. Örnek veriyorum bugün bu kalemi üretiyorlar, süs eşyası üretiyorlar ya da teknolojinin bir parçasını üretiyorlar. Ama üretiyorlar, üretim içerisindeler. Yakındalar kreş mantığı hiç bizimki gibi değil. Çok insanlar, kalabalık insanlar ama birler. Bizim olmamız gereken halde onlar bizim gibi. Biz Türk toplumu olarak aileye düşkün bir toplumuz.

İyi Niyetle Gemi Yürümüyor

Avrupalı bir seyyah doğu ekspreste Türklerin olduğu bir vagona biniyor, Türkçede biliyor kendisi dikkat ediyor, insanlar birbirine amca, dayı, hala, teyze diye sesleniyorlar Avrupa’da böyle bir şey yok. Annede isimle çağrılıyor, babada isimle çağrılıyor, dayı, hala hepsi isimle çağrılıyor. Bizde ise hepsine güzel isimler uygulanmış. Adam çok imreniyor, bu demiş nasıl bir şey diye, bu aileden gelen bir yapıymış. Bu dışarıya da yansımış, biz dayımıza dayı diyoruz, yolda gördüğümüz büyüğümüz olursa ona da dayı diyoruz, teyze diyoruz, abla diyoruz, kardeşim diyoruz. Yani hep aileden olan kelimeleri sokağa da yansıtmışız bu da güven meydana getiriyor. Geniş bir aile meydana getiriyor. İşte biz Türk toplumu büyük bir aileyiz aslında Türk ailesiyiz. Şimdi bu aile yapısını da ister istemez bozmuş oluyor. Neden çekirdekten, çocuklarımızla ilgilenemez hale geldiğimizden, bununla ilgilene bilmemiz içinde dediğim gibi işte kadınlarımıza belediyemizin, büyük şehir belediyemizin bunları yapması lazım. Bunun teklifini sunduk öyle unuttular gittiler. Zaten yerel belediyemizde kendi derdine düştü. Umduğunu bulamadı, hizmetlerde de yapabileceklerini yapamadı. Geçenlerde elime seçim vaatlerinin olduğu broşür geçti, hemen hemen yüzde doksan dokuzunu diyebileceğim şekilde yapılmamış. Keşke yapılmış olsaydı. Ben Mustafa ÇETİN başkanımızı severim sayarım. Büyüğümdür benim de, iyi insandır ama iyi niyetle gemi yürümüyor. “İfadelerine yer verdi.

ADAYSIZ HİÇBİR BELDE BIRAKMAYIZ

Saadet Partisi Genel Merkezi tarafından, yerel seçimde aday çıkarmak için dirsek teması olacağı yönünde kendilerine bilgi geldiğini belirten Karakoç,” Şu anda genel merkezimizin bize vermiş olduğu talimata göre çıkartacağız. Ama seçime doğru bu değişebilir dirsek temaslar olabilir. Yani net bir şey söyleyemeyiz. Şu an hali hazırda adayımız yok şu an meğerki genel merkezimiz şu an ki talimatı 81 vilayette 973 ilçede diğer 1200 beldemizde aday çıkartmayı düşünüyor. Zaten Saadet Partisinin şöyle bir yapısı vardır hiç bir belde bırakmayız adaysız yani eğer aday çıkartacaksak o yüzden bunun çalışmaları şu an yapılıyor. Milletvekillerimiz sahada, 10 tane milletvekilimiz var. Onlar Türkiye genelinde sahada bu ay sonunda bizim buraya da gelecekler bununla ilgili gayri istişareler yapılacak. Genel merkezden genel başkanımızın talimatı da şu an aday çıkartacağımız yönünde ama dirsek temasları olabileceği beyan edilmiş oldu “Dedi.

HABER: ZELİHA KADER ÇOBAN

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
1
be_endim
Beğendim
“Ben Belediye Başkanı Olsaydım,Yol Yapmazdım”
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Kapaklı Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin