İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, TRT ve diğer kamu kurumlarının mevcut işleyişini sert bir dille eleştirdi. Taşçı, özellikle TRT’nin “esaslı bir bağımsızlaşmaya” ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, kurumun anayasal değerlere ve milli bütünlüğe uygun yayın yapması gerektiğini belirtti.
Selcan Taşçı, konuşmasında 107 yıl öncesinin tarihi olaylarına atıfta bulundu. Özellikle Urfa’nın işgal edildiği günleri hatırlatan Taşçı, işgalciye saygı emrini reddederek idamı göze alan Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey’in duruşunu hatırlattı. Bu ruhun bugün de diri olduğunu savunan Milletvekili Taşçı, “Devletimizin bir kere daha; Makam uğruna vatandan geçenlerle Vatan uğruna canından geçenlerin geçmeye hazır olanların mücadelesine sahne olduğu şu günlerde Ancak lanetlenmeye layık olan Mehmetçik katillerinin kahramanlaştırılmasını sineye çekmeyen ve vatandan geçmek yerine makamdan geçen, Şahsında Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey’in ruhunun zuhur etmesine vesile olan Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’nu, Türk Milleti adına saygıyla selamlıyorum! Şehit anaları adına, şehit eşleri, şehit çocukları adına minnetle selamlıyorum! ” sözleriyle minnet duygularını ifade etti.
Taşçı; “Devlete Seri Katil Diyenler, Bayrağı Tartıştıranlar, Terör Katilleri Ekranlarda Besleniyor!”
Konuşmasının önemli bir bölümünü Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’na (TRT) ayıran Taşçı, TRT’nin temel ihtiyacının sözde kamu, özde özel ve çarpık işleyişini kanunileştirme değil, esaslı bir bağımsızlaşma olduğunu vurguladı. TRT’nin hiçbir partiden taraf olmaması, hiçbir iktidarın onu buna zorlayamaması gerektiğini belirten Taşçı, mevcut durumdaki borazanlaşma ve çiftlikleştirme girişimlerinin cezai yaptırıma tabi olması gerektiğini savundu. Milletvekili Taşçı, TRT, Anayasanın sözünden ve ruhundan, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünden, milli egemenlikten ve Cumhuriyetten taraf olmalı. Kurumun, devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesinin, bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde tahakküm kurmasının aparatı olmaması gerektiğini ifade etti. AK Parti Genel Başkanı’nın aynı zamanda Cumhurbaşkanı olmasından kaynaklanan bir suistimal alanı bulunduğunu ve TRT’nin bu alanı “devletten taraf” gibi konumlanarak hoyratça kullandığını iddia etti. TRT’nin yayın politikalarını sert sözlerle eleştiren Taşçı, devletten taraf olup da devlete “seri katil” diyen, ay-yıldızlı al bayrağın “Türk bayrağı” olarak anılmasını tartışmaya açan, devleti içten kemiren terör örgütüne serenadları bulunan veya o devleti yıkmaya azmetmiş terör örgütlerinin eli kanlı katillerine ekranlarını açanların kurumda beslenemeyeceğini belirtirken, depremde hayatını kaybeden vatandaşlardan sorumlu olarak yargılanan birinin ekrana çıkarılıp şen kahkahalar attırılmasını ve depremzedelerin acılarının yok sayılmasını eleştirdi ve devletin kurucularına defaatle hakaret ettirilmesine ve elektrik faturasındaki TRT payı kaldırıldı denilip bandrol ücretine %100 zam yapılarak milletin kandırılmasına tepki gösterdi.
Taşçı: “Türk Çocukları İşsizken Kamu Kadroları Sığınmacı İstilasına Açılıyor!”
Kanunların genel durumunu da “liyakatizliği resmileştirme kanunu” olarak yorumlayan Taşçı, Kamu İhale Kurulu ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu gibi kurumlardaki ölçüsüzlüğü eleştirdi. TRT’nin bir gastronomi mezunu, telekomünikasyon kurumlarının bir ziraatçı tarafından yönetilmesini örnek vererek çarpıklığı gözler önüne serdi. Selcan Taşçı, Türk çocuklarının mesleklerini yapamazken, yabancı uzman kılıfıyla kamu kadrolarının sığınmacı istilasına açıldığını ve gençlerin işsizleştiğini savundu.
Adanmış Bir Vatanperverden Daha Güçlü Silah Yoktur!
Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Taşçı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. Maddesini okuyarak, eşitliğin zaten güvence altında olduğunu ifade etti. Mevzunun Anayasa’yı bir grup için “self determinasyon” hakkı oluşturacak, yani Sevr’e dönüşecek hale getirmek ve bu yolla uluslararası müdahale, işgal ve iç savaş zemini hazırlamak olduğunu iddia etti. Bu yolu izleyenleri tarihteki Damat Ferit, Mustafa Sabri gibi isimlere benzeten Taşçı, kendilerinin ise Hasan Tahsin, Demirci Efe, Şahin Bey, Kemal Bey ve Nusret Bey gibi milli kahramanlar olmayı kendilerine yakıştırdıklarını ve bunu başaracaklarını söyledi ve güçlerinin sayılarından ibaret olmadığını, adanmış bir vatanperverin en güçlü silah olduğunun altını çizdi. Tekirdağ milletvekili, Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey’in idamından önceki son mektubundan alıntı yaparak, “Vatanım yaşasın, elbet bir gün gelir hesabı sorulur. Masumların ahı büyüktür…” kendilerinin de bu ahı yerden bırakmayacaklarını ifade etti ve en güçlü silahlarının “Hak ve Allah” olduğunu belirterek, bunların bakiliği karşısında tüfek ve topun düşeceğini, iktidarların gideceğini söyledi. Konuşmasını tamamlarken Meclis’in, Şeyh Sait isyan ettiği halde Cumhuriyeti kuran Gazi Meclis olduğunu hatırlatan Taşçı, buranın Şeyh Sait yolundan gidenleri lanetleme yeri olduğunu vurguladı. Devletin herhangi bir unsuruna hakaret edenin bu çatı altında göreceğinin de bu olduğunu belirterek, Meclis çatısı altında kimin haddinin ne olduğunun sınırının Cumhuriyet olduğunu ve ona ihanet edenlerin hiçbir hakkı ve haddinin olmadığını dile getirdi.